Kayıtlar

Rönesans Dedikleri Ne Menem Şey

Çoğu tarihi eserler gibi düşünce kitaplarında da görebileceğiniz bir şeydir, rönesans ve reform. Öyle ki basit düzeydeki bir yazı yazma programı bile yazılan bu rönesans kavramını özel algıl(atıl)ıyor ve direkt olarak harfin başını büyütüyor. Nedir onun bu içinde barındırdığı özellik deyipte bunu uzun uzadıya konuşmayacağım. Ki yeterince –artık yeter- herkes bu konuları anlatmakla meşguller. İşte sözünü edeceğim husus da tam olarak bu oluyor.

Gençliğinin ilk devresinde kimliğini idrak yönünde olsun olmasın dünyanın – çoğunlukla siyasi – tarihi üzerine bir duyum edinse ya da bir yerlerden okusa önüne zınk diye Rönesans kavramıyla onun kuyruğu reform takılıp geliyor. Bizi ırgalayan yönünden bahsetmiyorum. Bahsettiğim şey Rönesans ve reform kavramlarını kavrama şeklimizdeki orantısızlık; bir kitlesel devinim gibi algılanması.

Kültürler bağlı oldukları özden parçalar ile özelleştirmelere giderken bunu bazen günlerle kavramlarla şahsiyetlerle açığa çıkarırlar. İçerisindeki özgül ağırlığı ile bu özelleştirmeler, sıradan halkı zaman zaman teğet geçeceği gibi bazen de küresel bir açılıma dönüşmüştür. Rönesans ve reformun gerçekleştiği dönem açısında bakıldığında asapları gerilmiş, ruhları rencide olmuş, akılları dumura uğramış bir grup Avrupalı bu süreci aylar yıllar üzerinden teorik ve çoğu zamana kısmi yönden pratik olarak değişiklikleri gerçekleştirmişlerdir. Zannedildiği gibi semaya yayılan bir ışık ile onu gören tüm Avrupalılar aydınlanma (!) yaşamadı. Rönesansın temsilcileri olarak dillere pelesenk isimler bile bir kutlama gecesi olarak 1789 u yaşamadılar. Avrupanın soğuğunda sabahına tarlasına gitmek üzere kızına emrettiği atıyla yolunu alırken koynunda hacını taşıyordu. Bir yaprak tanesinin yere süzülmesindeki romantizmiyle başlarına herkes şapkalar takmış değildi. Ekmeğini şaraba batırdıktan sonra uykuya kalmıştı jan jak ruso.

Yorum Gönder